30 Aralık 2008 Salı

Yeni Yil

Son gun koca bir yili geri de birakiyoruz bazen tatli guzel mutlu bazen ise uzucu sikintili mutsuz gunler yasadik belki ama yeni yil hepimize saglik, mutluluk, ask, bol para kisacasi hep guzelikler getirsin.Herkese iyi yillar.
Niye uzun sure yazmadigima gelince icimden gelmedi.Hayat ama ayni hizla devam ediyor hatta bazen daha da hizli.Mutluyum, saglikliyim, sevdiklerim yanimda veya uzagimda ama sevildigimi biliyorum.Yakinsa tekrar yazarim umarim yeni tarifler ve hayattan...

Sevgiler...

2 Kasım 2008 Pazar

İstanbul

Ben on günlügüne İstanbul´a dogru yelken açıyorum.Herşeyi çok özledim.Beni küçük süprizlerde bekliyor orda.Mesela blog dünyasından severek takip ettiğim birisiyle tanışacağim bu yüzden oldukça heyecanlıyım.Ayrıntılar, fotoğraflar gelince.
Herkese kucak dolusu sevgiler...

3 Ekim 2008 Cuma

1 yas daha...

Bugün benim dogum günüm...Güzelliklerle gece bir yil daha geride kaldi ve ben 1 yil daha yaslandim.Sevdiklerimin yaninda oldugunu bilerek yaslanmaktan mutluyum.
Iyiki dogmusum:-))))

10 Eylül 2008 Çarşamba

Bugün hayatı birlikte paylaşmaya adım attığımız günün 1. yılı

Bugün bizim evlilik yıldönümümüz.Bir yıl önce bugün telaş içinde koşturuyorduk.Gönül birliğimizi imzayla tamamladığımız bu günümüz kutlu olsun Aşkım... Seni Çok seviyorum.Dişlerimiz dökülüp kamburumuz çıkana kadar birlikteyiz:-)))Hep böyle mutlu beraber geçecek yıllar diliyorum.

Şu anda uzakta olsanda üzülme bende üzülmüyorum çünkü nice yılları hepbirlikte kutlayacağız yaklaşık 40-50 yıl kadar:-))

Seni seviyorum...

29 Ağustos 2008 Cuma

Döndüm...




Evet döndüm.Muhteşem geçen 3 haftalık balayından döndüm.Aslında evimi çok özlemiş olsamda hiç dönesim yoktu.İtalya çok güzeldi.Tabiki eşim ve ben yine hayaller kurduk İtalya'ya yerleşme konusunda.Umarım bir hayal olarak kalmaz bu.Aslında benim gönlümde İstanbul var ama İtalya'da da kendimi evimde gibi hissediyorum, herşeyiyle bizi çok yakın bir ülke.Babam bizi ziyarete geldiğinde şöyle demişti (almanya'yı kastederek)' Kızım burda hiç kuş yok mu ben hiç kuş sesi duymuyorum' gerçektende komşunun kuşları dışında hiç kuş sesi duymaz insan.İtalya'yı gördükten sonrada şöyle demişti ' ne kadar da bizim ülkemize benziyor.'Tabiki İstanbulda martı sesleriyle uyanan bizler için bir hayli ilginçti.İşte kuş sesinden tutundan yazın yayılan o muhteşem yaz kokusuna , çam ağaçlarına, incir ağaçlarına, zeytinlere daha milyonlarca sayabileceğim nedenden dolayı seviyorum İtalya'yı.



Bologna şehir merkezi

Tatilimizin ilk durağı Bologna idi.Burda bir gece kaldık dinlenmek için.Slow food kitabından bulduğumuz bir restorana gittik herşey o kadar lezzetliydiki ben bütün tatil boyunca orda kalabilirdim.Restoranda sadece 10 masa falan vardı.Ara sokakta gözlerden uzak küçücük şirin bir yer. Slow food adlı kitaba gelince aslında bu İtalyada fast food'a karşı başlayan bir akım.Yani sağlıklı,tad alarak ve yavaş yemek yemek.Bu akım büyüyerek birçok ülkeye yayılıyor ve bu kitap çıkıyor ortaya.Grubun düzenlediği birçok etkinlik var biz katıldıkça size de bilgi vermeye çalışacağım.Malesef Türkiye'den bir katılım yok ama ben yakın zamanda olacağına inanıyorum çünkü türkiyedeki yemek kültürü çok uygun bu akıma tabi ki bu benim düşüncem.Daha fazla bilgi almak isteyenler olursa www.slowfood.com adresinde birçok dilde düzenlenmiş bilgiye ulaşabilirler.



Babaannemiz makarna yaparken ve evin manzarası.




Evede...
Ben bu balkona bayıldım



Yolculuğumuza ertesi gün eşimin babaanesinin evine doğru devam ettik.Çok güzel bir yer alabildiğince yeşil ve kimsecikler yok.Orada babaanemizin kendi elleriyle yaptığı makarnalardan yedik.Bu arada babaanemiz 82 yaşında ama hala dinç bir dakika yerinde duramıyor biz her ne kadar sen pişirme biz kendimiz pişiririz desekte denizden döndüğümüzde herşey çoktan hazırdı.Yemekten sonrada kısa yürüyüşlere çıktık eşimin amcası ve yengesiyle.Bir akşam da sokakta kurulan bit pazarını gezdik.Ben eski bir singer dikiş makinasına hayran oldum ama fiyatı biraz yüksekti.Bne araştırmaya Almanya'da devam edicem öyle eski bir dikiş makinem olsun istiyorum ve tabi yeni....Burda ki günlerimizi doldurduktan sonra Roma doğru yola çıktık.


Kolezyum (Kapısında glatyatör kıyafetiyle duran iki kişi vardı resim çektirmek için ama ben komik buluyorum bu olayı)


Romalıların bu küçük noktadan başlayıp nerelere kadar geldiklerini gösteriyor.

Vatikan

ben vatikan müzesini gezerken kiraladığımız dinleme aracıyla müze hakkında bilgi edinmiş oldum.

Resim fotoğraf gibiydi bu nedenle daha yakından bakarken.
İspanyol merdiveniden manzara



Kaldığımız otel ve havanın çok sıcak olması dışında Roma'yı beğendim.Vatikanı, vatikan müzesini ve Roma'nın şehir merkezini gezdik ama sıcağa dayanamayıp hotele geri döndük.Ben müzeye hayran kaldım.Özellikle Michelangelo'nun yaptığı eserlere bayıldım.Herbiri gerçekmişte birden resimden çıkıcakmış gibi görünüyordu ve tabi tavanda çalışmanın nasıl olduğunu tahmin bile edemiyorum.Akşam güzel bir yemekten sonra ertesi gün yine yola koyulup Elba adasına doğru yola çıktık.

Piombino



Bindiğimiz arabalı vapur(bana çok lük geldi bozcaada'ya giderken bindiklerimizden) ve bizi takip eden martı

ELBA




Elba'ya gitmek için küçük bir liman şehri olan Piombino'dan arabalı vapura binilmesi gerekiyor.Bizim vapur saati 18 olunca Piombino'yu gezmek için oldukça zamanımız vardı.Küçük bir şehir dediğim gibi klasik toskana evleri ve daracık sokakları.Dinlenmek ve benim karnımın gurultusunu dindirmek için küçük bir yemek molasının ardından limana doğru yolculuk.Yaklaşık 1 saatte Elba'ya vardık sonra hoteli bulmamız ve yerleşmemiz.Bu arada eşimin ateşi çıkması ve kendini iyi hissetmemesi nedeniyle biraz tedirgin olduk.Böyle olunca ilk akşamı hotel odasında dinlenerek geçirdik.Neyse ki ertesi gün eşim kendini daha iyi hissediyordu.Hotelimizin 4 yıldızlı olmasına rağmen 5 yıldız standartındaydı günde iki kez yapılan yataklar heryerin tertemiz olması ve tabiki personelin güler yüzlü ve eğitimli olması.Biz çok memnun kaldık.Sadece oda ve kahvaltı almamız bize akşam yemeklerini dışarda yeme ve slowfood restoranlarını deneme fırsatı sundu.Bütün gün deniz güneş ada turu derken akşam yemekten önce hotelin barında aldığımız birer Aperitif ( bu italya'da akşam yemeğinden önce bir gelenek) ve keşfettiğimiz slow food restoranı Summertime'da yediğimiz muhteşem yemeklerle bir haftanın nasıl geçtiğini anlamadık bile.Sadece iki şey canımızı sıktı sezon olduğu için heryerin dolu olması ve bu nedenle fiyatların iki katı olması.Bu nedenle seneye ağustosta gelmemeye karar verdik.Bu arada benim ısrarlarıma dayanamayan eşim sonunda tekne kiralamaya razı oldu.Ben ilk başta biraz tedirgindim çünkü daha önce sürat teknesi kullanmaması ve denizle şaka olmayacağı için.Ama ada da geçirdiğimiz en güzel gündü.Çünkü sadece tekneyle ulaşabilinecek koylara gidip denizin tadını çıkardık.Bu işten çok zevk alan eşim gezinti sonunda seneye hergün tekne kiralayalım dedi.


Palio'nun olduğu ünlü meydan ve kutlama (Siena)


Castello Banfi, diger şarap üreticisi Chanti ve bağlar...

Ve Elbadan Siena'ya doğru yola çıkış vakti.Siena'ya vardığımız gün şehir merkezinde Palio vardı.Palio Siena'da yapılan bir tür at ayrışı.Bu nedenle ilk gün şehire inmemeyi tercih ettik çünkü çok kalabalıktı.Bunun yerine civardaki şarap üreticelerini gezdik.Her yer üzüm bağları ve zeytin ağaçlarıyla doluydu.Biz en çok castello Banfi denilen yeri beğendik burda Brunello şarapları üretiliyor tabiki eşim birkaç tane aldı ve bende balsamico aldım.Çok özel bir balsamico 12 yıl değişik tür ve boyuttaki fıçılarda bekletilerek üretiliyor.Bunun dışında kaleye bayıldık. Burda şarap üretiminin yanında hotel ve restoranda var.Biz seneye denemeye karar verdik.Çünkü çok bakımlı bir yer.Manzarası muhteşem ve tabiki muhteşem şarapları.Ertesi günde Siena'yı gezdi.Palio'nun yapıldığı alana baktık ve o gün Palio'yu kazan şehir kısmı kutlama yapıyordu onları izledik.Bu arda kaldığımız hotele bayıldım eski bir çiflikt evinde hotele dönüştürülmüş.Yüksek taş duvarları küçük dar koridorları ve muhteşem bir bahçe tam benim hayalimdeki evdi.Evet hayalimde ya toskanada yada foçada eski bir taş ev alma var.

Floransa

Siena'dan sonraki durağımız Floransa idi.Biraz hayal kırıklığına uğradık.Aslında şehir çok güzeldi ama biz insanlardan bunaldık.Şehir merkezinin dışında yolumuzu kaybetmiş ve sorucak tek kimse bulamazken yolumuzu bulup şehir merkezine yani turistik alana geldiğimizde kendimizi korku filminde gibi hissettik.Kimseciklerin olmadığı sokaktan çıkıp birden kendimiz kalabalığın içinde bulunca çok şaşırdık.Aslında ben kalabalığı insanları severim ama bu kadar kalabalıkta ve sıcakta inanın hiçbirşey yapmak gelmdi içimden.Bu nedenle hızlı hızlı görülecek yerleri görüp hotelimize geri döndük.Aslında ben tadına vara vara gezeriz ünlü sanatçıların eserleri olan müzeyi gezeriz diye 3 günlük yer ayırmıştım ama biz ertesi gün pisa kulesi yapıp denize girip birgün önce Milano'ya doğru yola çıkmaya karar verdik.

Pisa



Pisa kulesi gerçekren yamukmuş bunuda görmüş oldum:-) Eşim devamlı tut düşmesin diye dalga geçti benimle.Bu arada kuleye çıkılabiliniyor ama beklemesi süresi çok uzun olduğu için biz çıkmadık.Bunun yerine deniz kıyısına gittik.Ertesi gün de üzülerek ve bir dahaki yıl için planlar yaparak Milano'ya doğru yola koyulduk.Bizi birgün sonra bekleyen kayınvalidem ve kayınpederim bizi alışveriş merkezinde arkalarında görünce şok oldular.Tabiki bu mutluluktan bir şoktu.Son 3 günümüzü orda geçirdik.Bu arada komşunu kedisi devamlı ziyaretimize geldi ve ben ona bayıldım.Çünkü ben bu kadar cana yakın bir kedi görmedim devamlı kendini sevdirmek istiyor.Eşim bu kedi sana benziyor onun için çok sevdin sen onu diye takıldı bana.Ben alıp eve getirmek istedim kedileri sevmeme rağmen.Şimdi onun gibi bir kedim olsun istiyorum.

komşunun kedisi o kadar tembelki patisini süte sokup sonrada yalıyor
ailecek gittiğimiz Milano yakınlarındakı restoran.Yine slow food kitabından bulduk ve eşimin aileside bayıldı

Ve cumartesi günü evimize doğru içimizde tatlı bir üzüntüyle yola çıktık.Mola vermeden geldik çünkü akşam aile dostumuza yemeğe davetliydik ama başıma gelen talihsiz olay yüzünden biraz canımız sıklıdı.Elimde dostumuza aldığımız ve onun en çok sevdiği balsamico şişesi ona yapacağım süprizden dolayı mutlu ben ilerlerken ayağım kaydı merdivende ve ne olduğunu anlamadan yerde buldum kendimi.Belimin acısıyla elimin kesildiğinin farkında bile değildim.Canım eşimde bir anda ne yapacağını şaşırdı tabi.Heryer balsamico ve kırık şişe parçalarıyla doluyken halimi gören aile dostlarımızın yüzü benbeyaz oldu sonradan anladıkkı onlar hepsini kan zannetmiş.Neyseki yemekte doktor olan bir arkadaşımız vardı ben dikilecek birşey değil hastaneye gitmeye gerek yok derken onun dikilmesi gerek demesi ile biraz dehşete düştüm.Neyseki teknoloji gelişmiş yara çok derin olmadığı için sadece bant gibi birşeyle yapiştırip sardılar ve 2 gün hiçbirşey yapmıycak dediler eşime.Tabi işin sonunda tetenoz aşısı ve ortapedi doktoruda vardı ama hepsini küçük sıyrıklarla atlatmış olduk.Ben eşime üzerimizden nazar gitti dedim o inanmaz böyle şeylere iyiki ufak sıyrıkla atlattın dedi.Bütün tatil boyunca birşey olmasın diye dua etmiştim ve de olmadı ama sonuna da böylelikle nokta koymuş oldum:-)

Herkese muhteşem bir hafta diliyorum.

27 Temmuz 2008 Pazar

Bu da böyle bir yazı işte...



not:Resim yakın aile dostlarımızla gittiğimiz yemeğe ait.Ormanın içinde gözlerden uzak muhteşem bir yer burası.Kendi büyüttükleri çok özel ördekleri buranın en meşhur yemeği.Ogün hava kapalıydı ama yinede manzara çok güzeldi.


Aslında ara değil di bu uzun suskunluk sadece yazmak gelmedi içimden.Ben buraya içimden geldiği zamanlar da yazmak istiyorum paylaşmak istedeğim zamanlarda.Aslında fazla birşey de olmadı bu süre içinde.Yeni tarifler denedim, bana çok kısa gelen İstanbul tatilime çıktım, bunun dışında gezdik eşimle biraz.Sevdiğim bloglarıda sessizce takip ettim hergün ama kendi bloğuma yazmadığım gibi yorumda bırakmadım kimseye.

Çok özlemişim İstanbul'u ve beni orda bekleyenleri.Ama herzamanki gibi doyamadan geçti bitti sayılı gün.Hergün yeni birşeyler yapmak isterken zaman bir anda yok oldu sanki.Ama olsun İstanbul havası soludum boğaza baktım ve bol bol sevdiklerimle birlikte oldum.Yine onları geride bırakarak burdaki sevdiklerime döndüm.Olsun yine giderim diyorum ama biliyorum ki yine zaman çabuk geçecek ve ben doyamadan dönücem.

Aslında bekleyen tariflerim var ama bugün içimden gelmiyor tarif vermek.Sadece biraz yazmak istedim suskunluğumu bozmak istedim.

Ben yine bir ay kadar burda olamıycam.Buraya yazamasam bile başka yerlere dökerim içimi.Ama bu tatlı bir ayrılık çünkü balayaına çıkıyoruz eşimle.Geçen sene eşimin işleri nedeniyle çıkamdığmız balayını bu sene için planladık.3 hafta boyunca İtalya'yı gezip,denize güneşe doyup, iyice dinlendikten sonra yaşamımıza geri dönücez.İkimizde çok heyecanlıyız.Ben dönünce gezdiğim gördüğüm yerleri anlatırım ve tabiki fotoğraflar.Bol bol fotoğraf çekmeyi düşünüyorum yeni makinamla.

Sevgi her daim yüreğinizde olsun...

14 Nisan 2008 Pazartesi

Kısa

Uzun zamandır yazamıyorum aslında anlatacak çok şey var.Günlerim dolu dolu geçiyor.Ailemle geçen her dakikanın keyfine varıyorum.Bol bol geziyoruz eğleniyoruz ve gülüyoruz.Sayılı gün çabuk geçermiş yakında gidiyorlar onun için biraz hüzün kapladı içimi ama yakında tekrar görüşeceğiz umuduyla hüzünlerimi bir kenara bırakıyorum...
Sizlere de en yakın zamanda yazacağım bu sadece mutlu, küçük bir ara...

Sevgiyle kalın ve mutlu günlerde yaşayın