28 Mart 2008 Cuma

Kırmızılı Sabayon ve yaşananlar


Bu aralar bir türlü evde olamadığımdan siteme vakit ayıramadım.Sanırım bu sene leyleği havada gördüm:-)Önce tarifimi veriyim size.Yapımı çok kolay ve lezzeti süper oluyor.Sabayon bir çeşit krema çeşidi.İtalyan mutfağında oldukça yaygın.Tadı pudding gibi oluyor ve meyve ile çok yakışıyor.

Malzemeler:

Meyve karışımı için

300 gr dondorulmuş çilek,böğürtlen,frambuaz karışımı.
(Tazeleride kullanılabilir veya bir çeşidi hatta istenilen başka bir meyveylede değişitirilebilr)
40 gr tozşeker
2 çorbakaşığı limom suyu

Sabayon için

50 gr tozşeker
120 ml beyaz şarap
5 yumurta sarısı
200 ml kremşanti
2 çorbakaşığı pudra şekeri
1/2 paket kremşanti katılaştırıcı(yoksa kullanılmayabilir)
1 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı vanilya

Yapılışı
  1. Meyvelerin üstüne şekeri ve limon suyunu ekleyip 20 dak. dinlenmeye bırakın.
  2. Yumurta sarılarını,şekeri ve beyaz şarabı bir kaba (metal veya cam) alın ve bu kabı üstüne oturtabileceğiniz büyüklükte bir tencerinin içine su koyun.Altı açık ocakta buhar yardımıyla karışımı devamlı karıştırırak krema gibi bir hal alıncaya kadar ısıtın.
  3. Aynı işlemi bu sefer kabın altına soğuk su ve buz koyduğunuz başka bir tencereyle tekrarlayın ve karışımı devamlı karıştırarak soğutun.
  4. Diger bir kabta kremşantiyi,pudra şekerini ve kremşanti kalınlaştırıcıyı iyice çırpın.Kremşanti karışımı diğer karışıma ekleyip karıştırın.Son olarak tarçını ve vanilyayı ilave edin.
  5. Bardağa veya dondurma kaplarına önce meyve sonra saboyon şeklinde doldurun.Üzerini meyve ve pudra şekeri ile süsleyin.
Afiyet şeker olsun:-)


Gelelim bu aranın tatlı nedenlerine.Önce görümcemin doğumgünü için Avusturya'ya gittik.Ben süpriz pasta yapacaktım herşeyin siparişini vermiş,pastamı modeline kadar düşünmüştüm ama hastalandım ve pasta hayalim suya düştü.Malzemelerim bir köşede bekliyor yeni bir pastaya hayat vermek için ama benim içimden gelmiyor şuanda..Kayınvalidemin çok yakın bir dostu görümceme kendi evinde doğumgünü partisi hazırlamıştı.Her ince ayrıntıyı düşünmüşlerdi.Bizi muhteşem bir sofra ve yemekler eşliğinde ağırladılar.Bizim için biraz yorucu oldu onca yolu iki gün için gitmek ama böyle güzel bir nedenden dolayı yorgunluğumuza deydi.

Annem ve babam bizi ziyarete geldi bol bol hasret gidiriyoruz.Bu arada annem hastalandı ve iki gün hastanede yatmak zorunda kaldı neyseki önemli birşey yokmuş.Ama Almanya'da kimse hastaneye düşmeşmesin bizim sigortalardan kötü.Yanlış anlaşılmasın sadece bekleme süresiyle.Annemi acile götürdüm ama 3 saat beklemek zorunda kaldık.O kıvrandıkça benim içim eriyor hemşireye gidip soruyorum beklemeniz gerek sizden önce hastalar var diyor.3 saatin sonunda içeri girdik ve doktor çok ilgilydi sonunda annem iyileşti ama bende sinir ve hal kalmadı.Bide sekreter kızle kavga ettim onca olaydan sonra.İnsanların bilmedikleri birşey hakkında idda etmelerine ve skarşısındakini bilmiyormuş gibi göstermelerine sinir oluyorum.Ben kadına açıkladıkça o bana hayır deyip aynı şeyleri anlatıyor en sonunda sesi yükselmeye başlayıncada bende kendimi tutamadım ve sesimi yükselttim.Annemi çıkartmaya gittiğimde ise müdürüyle konuşup halletim konuyu ve hatta müdür özür diledi benden.


İtalyan dondurması :-)


Hastaneden çıkınca birgün dinlenip yine yollara düştük.Pascalya tatilini değerlendirip annemle babamıda alıp Milano'ya kayınvalidemleri ziyarete gittik.Ben seviyorum Milano2yu daha doğrusu İtalya'yı havasıyla, insanıyla, yemeğiyle bize cok yakın bir ülke.Her yer tarih koyuyor. Milano'nun muhteşem eski evleri, ünlü operası La Scala, kilisesi Doume, mağazalarla çevrili Galleria ve daha birçok güzellik.Aslında Türkiye'de bu güzelliklerin daha güzelleri var ama biz malasef korumasını bilemiyoruz.Güzel bir tatildi bol bol dinlendik ve gezdik.

Küçük bir sokak ve eski evler

Daha çok resim var ama diğer bilgisayarda onları sonra eklerim.

5 günden beri evimdeyim ve dışarı bile çıkmak istemiyorum.Benim en çok huzur bulduğum mutlu olduğum yer evimdir.Kitap okuyorum, müzik dinliyorum, dekorasyon dergilerimi karıştırıyorum ve bu bana yetiyor.

Herkese güzelliklerle dolu bir haftasonu diliyorum
.

10 Mart 2008 Pazartesi

Frambuazlı Cheesecake ve Ondan Bundan



Geçen hafta bir arkadaşımın ayağından ameliyat olduğunu duyunca ziyaretine gitmeye karar verdim.Telefonda gelirken pastaneden birşeyler alır mısın kahvenin yanında yeriz dedi.Ben de bunun pasta yapmak için çok iyi bir neden olduğunu söyledim ve Rapunsel'in beyaz çikolatalı ve böğürtlenli cheesecake ile internetten bulduğum maracuja ( bir çeşit egzotik meyve) soslu arasında kaldım.Rapunsel'in tarifinin yapımı bana süre bakımından daha hızlı geldigi için onu denemeye karar verdim.Ama kendime göre birkaç ufak değişiklik yaptım mesela böğürtlen yerine frambuaz kullandım.Bu cheesecake özelliği alt tabanın pişirilmeden hazırlanmsı bu nedenle daha çabuk hazırlanabiliyor.Resmi aceleyle çektiğim için çok iyi çıkmamış.

Malzemeler:

1 paket yulaflı bisküvi ( ben kepekli kullandım)
5 yemek kaşığı tereyağ
1 çay bardağı çekilmiş ceviz iç
500 gr. krem peynir
2 yumurta
250 gr. beyaz çikolata
100 gr. toz şeker
1 limon kabuğu rendesi
1 kase frambauz
yarım paket saure sahne(bir çeşit kremşanti çeşidi.türkiyede yoksa kullanmaya bilirsiniz)

Sos:

500 gr. dondurulmuş frambuaz
150 gr. pudra şekeri
1 limon suyu
2 yemek kaşığı nişasta

  1. Alt tabanı hazırlamak için öncelikle bisküvilerinize iyiece ufalayın ve erittiğiniz tereyağını ekleyip karıştırın.Son olarakta yine ufaladığınız cvizlerinizi ekleyip karışımınız kalıbınıza dökün ve üstünü düzleştirin.Buzdolabında soğumaya bırakın.
  2. Beyaz çikolatayı benmari usulü eritin ve soğumaya bırakın.Krem peyniri (ve saure sahne) çırpın ve sonra şekeri ekleyip eriyinceye kadar çırpmaya devam edin.Son olarak yumurtaları, limon kabuğu rendesini ve beyaz çikolatayı ekleyin.
  3. Bu karışımı buzdolabınızdan cıkardığnız kalıbınıza dökün ve aralarına farmbuazlarınızı koyun.Üstünü düzleştirip önceden 170 C de ısıtılmış fırnınızda 1 saat kadar pişirin.Üzerinin çatlamamsı için Rapunsel bir kase su koymuş fırına bunu bende denedim ve başarılı bir sonuç aldım:-) Piştikten sonra fırının kapağını aralıyıp soğumaya bırakın.
Not:Benim acelem olduğu için ben bir gece buzdolabında bekletmedim.Fırında iyice soğuduktan sonra 20 dak. buzlukta 1 saat kadar da buzdolabında bekletip kalıptan çıkardım.

Sos içinse ilk önce frambuazları robotto ezdim.Nişastayı biraz suyla karıştırdım ve frambuazların üstüne limon suyu ve elenmiş pudra şekeri ekleyip pişirdim.Piştikten sonra sosu tel süzgeçten geçirip pastamın üzerine döktüm ve kalan frambuazlarla süsledim.

Rapunselcim senin tarifine benim ellerime sağlık:-)) Herkese afiyet olsun...

Ben yine herşeyden yarım ölçü kulllandım ve inanın bize yetti.Herkesin çok hoşuna gitti özellikle ev yapımı olması.

Arkadaşım hastalanınca yürüme zorluğu çeken kardeşini işe götürmem için bana rica ettiler bende seve seve kabul ettim.Çünkü çektileri zorlukları çok iyi anlayabiliyorum.Yabancı bir ülkede aileden kimse olmadan yaşamak gerçekten çok zor.Onlarda benim gibi yalnız burda bu nedenle elimizden geldiği kadar birbirimize yardım etmeye çalışıyoruz.İnsan ailesinin akrabalarının kıymeti uzakta yaşayınca çok daha iyi anlayabiliyor.Aslında bu konudan bahsedince hüzünleniyorum çünkü ailemi, arkadaşlarımı ve İstanbul'u çok özlüyorum.Ama bugün çok sevinçliyim çünkü annem ve babam bizi ziyaret geliyor hemde 1,5 ay burda kalıcaklar.Ablamla şimdiden programlar yaptık.Yarın onları hava alnından alıp ablama gideceğiz şimdilik orda kalıcaklar eşim iş seyehatinde olduğundan bende bu hafta orda kalıcam.Çok heyecanlıyız sabahtan beri ablamla konuşuyoruz.Annemlere gelince onlar bizden heyecanlı bavulları kapıda hazırmış son isteklerimize aldıktan sonra herşey tamammış.

Sanırım bu hafta tekrardan yazamam ama cuma günü ilk şeker hamuru pastamı deniycem görümcemin doğum günü için.Malzemerimin siparişini verdim hala gelmedi bende bugün telefon edip sordum bazıları ellerinde yokmuş onun için göndermemişler bende ellerinde olanları göndermeleri için rica ettim.İyiki aramışım yoksa şeker hamurum olmayacaktı.Olsun o zaman başka pasta yapardım.En kısa zamanda şeker hamurlu pastamı ve yeni aldığım içinde gerçekten benim gibi acemiler için çok faydalı bilgiler olan yeni kitabım hakkında yazıcam.İçinde şeker hamurundan tutunda royal icing yapımı, şablonlar daha neler neler var...

Herkese benimki kadar mutlu geçecek bir hafta diliyorum.

2 Mart 2008 Pazar

Portakal Rüyası ve Filmler





Gerçekten çok lezzetli ve hafif bir pasta oluyor.Bizdeki bitirme süresi sanırım 4 saati aşmadı :-)Ben sadece eşime ve bana pasta yapıcaksam küçük kalıp kullanıyorum ve böylece hemen bitiyor.Bu sefer alt komşum olan yaşlı alman çifte de iki dilim verdim ve yaklaşık 10 dak. sonra komşum kapıda tabağımla beraber belirdi ve çok lezetli olduğunu söyledi.Ben yaptıklarımla övünmem ama bu sefer kendime ve tarife 10 puan veriyorum.Denemenizi tavsiye ederim.Tarifini living at home dergisinden aldım.Ben bayılıyorum bu dergiye.Hem dekorasyonla ilgili muhteşem fikirler hem de güzel tarifler içeriyor.Türkiye de varmı bilmiyorum ama buna benzer dergiler var benim çok beğenerek okuduğum.Lafı fazla uzatmadan geçiyim tarifime.



Malzemeler

200 gr yulaflı bisküvi
120 gr eritilmiş ve soğutulmuş tereyağ
25 gr öğütülmüş haşhaş
80 ml süt
8 yaprak jelatin
250 gr yoğurt
500 gr yağsız lor peyniri
100 gr şeker
2 pk vanilya
1 ad. rendelenmiş limon kabuğu
40 ml limon suyu
200 ml kremşanti

Üst Süslemesi

3 ad portakal
150 gr kayısı reçeli

Yapılışı

  1. Bisküvileri buzdolapı poşetine koyun ve merdaneyle hamur açarmış gibi üstünden geçip ezin.Ezdiğiniz bisküvileri eritmiş olduğunuz tereyağ ile karıştırp pasta kalıbınıza* düz şekilde serin ve iyice bastırın.Buzdolabında beklemeye bırakın.
  2. Sütü haşhaşla birlikte ısıtın ve daha sonra soğumaya bırakın.
  3. Bir kaseye soğuk su koyun ve jelatinleri 10 dak. içinde yumuşamaya bırakın.
  4. Yoğurt,lor peyniri,şeker,limon kabuğu,soğutmuş olduğunuz sütünüzü ve vanilyayı şeker eriyene kadar çırpın.
  5. Limon suyunu ısıtın (ama kaynatmayın), jelatinlerinizi sudan alıp iyice sıkın ve ısıtmış olduğunuz limon suyunun içinde erimeye bırakın.Jelatinleriniz iyice eriyince bu karışımı da 4.madde de hazırlamış olduğunuz karışımın içine yavaş yavaş yedirin.Bu karışımı kenarları katılaşmaya başlayıncaya kadar soğumaya bırakın.
  6. Diğer bir tarafta kremşantinizi çırpın.Kremşantinizi çırptığınız kabı ters çevirdiğinizde akmayacak kıvama gelene kadar çırpın.Daha sonra plastik bir kaşık yardımıyla 5.maddenin içine ekleyin ve alttan üstüde doğru karıştırın.
  7. Bu karışımı bisküvili karşımı koyduğunuz pasta kalıbınızı üstüne dökün ve üstünü düzleştirin.En az 4 saat buzdolabında soğutun.**
  8. Kayısı reçelini kısık ateşte ısıtın ve iyice eriyince tel bir süzgeçten süzdürün.Soğumaya bırakın.
  9. Üstünü süslemek için portakallarınız sivri bir bıçak yardımıyla beyaz kısımları kalmyacak şekilde soyun.Yuvarlak şeklinde dilimleyin ve sonra bu dilimleri ikiye kesin.Dilimleriniz pastanın üzerine daire olacak şekilde dizin ve üstlerine soğuttuğunuz kayısı sosunuzdan dökün.
Afiyet olsun...

*tarif için 24 cm genişliğinde pasta kalıbı kullanılmış.Kalıbınız 18 veya 20 cm büyüklüğünde ise bu tarifdeki ölçüleri yine de kullanabilirsiniz.Ben iki kişilik yaptığım için 13 cmlik kullandım ve malzemelerin yarıya indirdim.
**Ben bozdolapında bir gece beklettim ve ertesi gün üst süslemesini yaptım.Böylece iyice katılaşmış oldu.


Bu haftasonu filmlerle dopdolu bir haftasonu olarak geçti.



Cuma akşamı sinemada yardımcı erkek oyuncu ve en iyi film oscarını alan "No Country for Old Men" filmini seyrettik.Bence oyuncu Javier Bardem ödülünü fazlasıyla hakketmiş.Biz beğendik filmi daha izlemediyseniz tavsiye ederim. Cumartesi gününden ihtibaren hava iyice bozduğu ve şiddetli rüzgar olduğu için bu haftasonu evde geçirmeye karar verdik ve dvd kiraladık.



İlk izlediğimiz film The Bourne Identity'nin 3. bölümü olan " The Bourne Ultimatum".Bu filmde değişik bir çekim tekniyi kullanılmış.Filmi çekerken stüdyo yerine doğal ortamlar kullanılmış ve sanki yaşıyormuş gibi hissi verilmiş.Ama ben beğenmedim çünkü çok hızlı geçişler olmuş takip edicem diye insan beyni bulanıyor.



2. filmimiz "Resident Evil Extinction"bu filmde yine devam niteliği taşıyan bir film.Ayrıca bilgisayar oyunundan filme uyarlanmış.Diğer bölümlerinin korku filmi tadında olmasına rağmen bu bölümü o kadar da korkunç değildi.Aslında korku demek pekte dogru olmaz ben heyecanı bol aksiyon diyorum bu tarzdaki filmlere.İlk bölümlerine göre sıkıcı buldum yeni bölümünü.



Benim en çok beğendiğim filme gelince "La vie en Rose".Fransız sanatçı Edith Piaf'ın hayatı anlatılıyor.Gerçekten güzel çevrilmiş bir film.Uzun olmasına rağmen hiç sıkılmadan izlenebiliniyor.Sanatçının en bilinen eserlerine yer veriliyor bu kısmı benim en çok hoşuma giden yanı.

Ayrıca yeni bir kanıya vardım filmler ve bence diziler içinde geçerli ne kadar çok uzatılırsa o kadar heyecenını yitiriyor ve anlamsızlaşıyor.

Üçüde hiçbir bağlantısı olmayan farklı tarzda filmler.Ben film seyretmeyi sevdiğimden her türlü filmi seyrederim.Hatta İstanbul'da yaşarken nerdeyse bütün yeni çıkan filmlere giderdim.Gerçi bu kısmı eşimin hoşuna hiç gitmiyor çünkü benim yüzümden birçok filmi seyredememiştir.Artık o kadar sıklıkla sinemaya gidemiyorum ama yardımıma dvdler yetişiyor.Ama eşim yine mutsuz.Film akşamlarında 2. filme geçtiğimizde genelde uyuya kalır ben ise uykum gelse bile sonu seyretmeden bırakmam.Belki bunada bir çare buluruz mesela bir film seyretmek gibi.Gerçi bana kalsa ben bütün kiraladığımız filmleri bir gecede seyrederim.

Herkese güzel bir hafta dilerim.